16 Aralık 2011 Cuma

DON KİŞOT

''Don Kişot'u bilirsiniz , hani şu ince-uzun , sakallı , şövalye romanları okuya okuya sonunda şövalye olmaya özenen roman karekteri . Dulcinea del Toboso'ya aşıktır , kendi gibi zayıf , çelimsiz Rocinante adlı bir atı vardır . Seyisi- yardımcısı- dostuSanço Panza ile atışır sık sık .İşte yeldeğirmenlerine savaş açan bu aşık , yaşlı , şövalye , Miguel de Cervantes Saavedra'nın yazdığı bu romanın başkahramanıdır .''
Üstteki paragrafı , YKY yayınlarının , Reşat Nuri Güntekin çevirisiyle yayınladığı Don Kişot adlı kitabın&n tanıtımından birebir kopyaladım .
Bu kitabı bulduğumda çok mutlu olmuştum , ne zaman okuduğumu unuttuğum bu romanı Reşat Nuri Güntekin çevirisi ve Gustava Dore 'nin gravürleri eşliğinde tekrar okumak çok keyifli oldu .
Bu fotoğrafta ki resim benim çok sevdiğim bir Türk ressamının desen çalışması , yaklaşık onbeş yıldır benimle hala baktığımda  yüzümü gülümsetiyor .
Nedir bu kadar sevdiren Don Kişot'u bana , hangi özelliği , özellikleri.....
Kendi akrabalarımdan biri böyle şeyler yapsa , ona çok sinirlenirdim herhalde . '' bu da yaşlandı bunadı artık ''derdik , ama ona karşı çok hoşgörülüyüm hatta onu durdurmaya çalışanlara sinirleniyorum .Bu ne ikiyüzlülük benimkisi...
Bu bir broş ,  Nerin Dugan tarafından yapılmış ben çok seviyorum bunu .
Merak ediyorum ;  Cervantes ,'' roman türünün başlangıcı olduğu'' söylenen Don Kişot'u yazarken yüzyıllar sonra Türkiye'den bir ressam benim kahramanımın resmini yapacak , bir Türk kadınıda bunu alacak evinin baş köşesine koyacak diye düşünmüşmüdür .

7 Aralık 2011 Çarşamba

KIZ KIZA BİRŞEYLER....



Yazın sonlarına doğru , üç arkadaş oturmuş bir cafede sohbet ederken , içlerinde biri ''kızlar bu çekirdek
grup başbaşa biryerlere gitsek''fikrini ortaya attı . Amaç ; yiyelim , içelim , gezelim , tozalım , gerekirse
tozunu bile attıralım...

İlk başta hepimiz için'' gidilesi olan '' yerler ortaya döküldü . Ben istedim ki ; gideceğimiz şehirde hayat
saat beşte bitmesin . Karar verildi istikamet tekrar GAUDI


Benim gidip gidemeyeceğim son iki güne kadar belli olamadı . sonrası hava alanına kadar koşturmaca  .
Ben en son ne zaman kızkıza bir tatil kaçamağı yapmıştım acaba ?


Bol koşturmaca , çok bol kahkaha ....Galiba biz gerçekten attırdık bu şehrin tozunu . Gitmeden önce sanal alemde yaptığım gezinmelerden izlenimim ; nereye gidilir , ne yenir , ne alınır olayları benim
bu yazımdan önce çoktan yazılıp bitirilmiş . Ben havadan sudan yazayım , o da    olsun sanalda .

                                          


Yukarıda gördüğümüz paella gezi boyunca yediğimizin en iyisiydi . Bir akşam yemek için sahile inelim
istedik , şansımıza taksi şöförümüz hem catalan hem de ingilizce bilendi . Onun önerisiyle gittik enfesti .
Taksicinin sırrı ''sahilde yemek yemek istiyorsanız ,sahil yolunun deniz değil kara tarafında yiyiniz .
Deniz tarafı trustik , catalanlar kara tarafında yer .



Fotoğrafı'' şöyle çek , böyle çek '' gereksiz tariflerine girme .Anlaşılma ihtimalin ellide bir gibi . 
Kendini yorma , bırak doğaçlama olsun . Sen gül poz ver çıkarsan şükret .ÖRNEK
     
                       


Ben iyi fotoğraf çekerim diyerek makinayı elimizden kapan iyi niyetli arkadaşın bize yaptığına bakın .
Ben koldan biraz da saçtan ibaret bir figür olmuşum.



Geceleride ayrı keyifli oldu bizim için . Sokak ressamları , pandomimciler .ve tabi ki kapkaççılar .
Ama Türkü bozar mı kapkaççı ?


Dans ettik bir sürü müşteri çektik ama para vermeden kurtulamadık .
Kapısında göründüğüm  ve tabelası da yukarda olan cafede yediğimiz en güzel crema catalana bulunuyor .  Daha yazmak istediklerim var ama  ne zaman